Veteriner Hekimler Derneği Üyesi Prof. Dr. Hasan BATMAZ son günlerde gündemi meşgul eden “SAT-2 Serotipli Şap Hastalığı” hakkında yaptığı açıklama şu şekilde;
Şap hastalığı Picorna virüslerden şap virüsünün neden olduğu ve olan sığırların bulaşıcılığı çok yüksek çok önemli bir viral enfeksiyonudur. Ülkemizde başta sığırlar olmak üzere, koyun ve keçilerde yıllardır zaman zaman görülen ve bazen büyük salgınlara neden olan hastalıktır. Hayvanlar arasında doğrudan temas ve dolaylı yollardan yayılması ve bulaşıcılığının çok yüksek olması sebebiyle aynı alandaki hemen hemen bütün ruminantlar (geviş getiren hayvanlar) hastalığa yakalanmaktadır. Hastalık, sığırlarda, koyun ve keçilere göre daha şiddetli seyretmektedir. Hayvanlarda yüksek ateş, iştahsızlık, süt veriminde düşme ile birlikte salya akıntısı, şiddetli ağız lezyonu, ayak ve memelerde lezyonlar meydana gelir. Yetişkin hayvanlarda ölüm oranı düşük olmasına rağmen, hemen hemen sürünün tamamını etkilediğinden verim kaybına yol açmaktadır. Verim kaybı yalnız hastalığın seyrettiği akut dönemle sınırlı kalmaz, çoğunlukla süt verimleri uzun süre istenilen düzeye yükselmez. Ayak problemleri sonucu reformeye ayrılan (sürüden çıkarılan) hayvan sayısını artırır. Genç hayvanlarda yaygın ölümler görülebilir.
Şap hastalığının etkenin başlıca 7 serotipi (A, O, C, SAT1, SAT2, SAT3 ve Asya1) bulunmakta, ayrıca her serotipin birçok alt tipleri bulunmaktadır. Türkiye’de genellikle A, O ve Asya1 serotipleri hastalık oluşturmaktadır. Asya-1 serotipi 2016 ve A serotipi 2018 yılından beri ülkemizde görülmemektedir. Son 10 yıl içinde A serotipi’nin bir alttipi olan Nepal genotipi (A/GVII) bu tip bir salgına neden olmuştur. Bu tip durumlarda şap aşısı olan hayvanlarda da görüldüğünden çok geniş bölgelerde salgına neden olmaktadır. Ülkemizde de bu salgın sırasında çok geniş alanlarda yaygın ortaya çıkması ve aşılı hayvanlarda da oluşması yeni bir serotip ve alt serotip salgın şüphesini uyandırmış ve ülkemizde şimdiye kadar görülmeyen Afrika kıtasına ait olan ve son yıllarda Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde görülen SAT 2 suşunun neden olduğu ortaya konmuştur. Bu tip yeni salgınlarda aşı ile korumasız olan buzağı, kuzu ve oğlaklarda virüsün yeni serotipinin kalp kasında dejenerasyon meydana getirmesi sonucu yavrularda ölümlere yol açmaktadır.
Virüs çevre şartlarına dayanıklıdır, bu nedenle 100 km çapa kadar alanda yayılabilir. İnsanlar mukozaları ile virüsü yayabilirler, kıyafet ve eşyalarla virüsü 2,5-3 ay kadar taşıyabilirler. Başta asit ve alkali solüsyonlar olmak üzere birçok dezenfektanla etkisiz duruma gelirler.
Bu salgının çok yaygın görülmesine maalesef yaşadığımız depremin de olumsuz etkisi olmuştur. Deprem sonucu bölgeden zorunlu hayvan çıkışının olması sonucu hayvan hareketlerinin zorunlu olarak kontrolünün aksaması hastalığın yayılmasında rol oynamıştır.
Bu salgının kontrol altına alınması için;
1-Tarım Bakanlığının uygulamaya koyduğu hayvan hareketlerinin kısıtlanması kararlarına sıkı sıkıya uyulmalıdır.
2- Her hayvancılık işletmesinin girişlerinde biyogüvenlik tedbirleri artırılmalıdır. Girişlerde mutlaka dezenfektan olmalıdır.
3- Öncelikle hastalık görülen bölgelerdeki hastalığa yakalanmamış sığırlar yeni şap aşısı ile aşılanmalıdır. Daha sonra koyun ve keçiler yeni şap aşısı ile aşılanmalıdır.
4- Gerek aşı uygulayanlar ve gerekse diğer sağlık uygulamalarına gelen görevliler yeni girdikleri ahırda, işletmede biyogüvenlik tedbirlerine uymalı, her işletmede ayrı tek kullanımlık eldiven ve önlük giymeli, çizmelerini mutlaka dezenfektandan geçirilmelidir.
5-İşletmelere ziyaretçi ve kendi hayvanı olan kişilerin çalıştıkları diğer çiftliklere girişi kısıtlanmalıdır.
6- Ülkemizde birçok bölgede yaygın olan şap salgını dolayısıyla hastalık kontrol altına alınana kadar başta sığır olmak üzere koyun-keçi ithalatı yapılmamalı, anlaşması yapılanlar ertelenmelidir.
7- Mevcut şap salgınından sonra da bu tür salgın salgınların kontrolü için bazı bölgelerdeki illerde hayvan pazarlarının kapatılarak pilot uygulamaya geçirilmesi denenmelidir. Günümüzde iletişim imkânları ile alıcılar satın alacağı hayvanları doğrudan çiftliklerden, yetiştirildikleri yerlerden temin edebilmektedirler.
Prof. Dr. Hasan BATMAZ
Veteriner Hekimler Derneği Üyesi
Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği Başkanı
Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları AD Öğretim Üyesi
Haber: Veteriner Hekimler Derneği