Üniversitede geleceğinize yön verecek mesleğin eğitimini almaya başladığınızda artık o mesleğin bir bireyi olursunuz. “Öğrenci psikolojisi” denilen güzel duygu sayesinde hayatın gerçekleri ile tanışmamış olsanız da, sizi nelerin beklediğini duymaya, algılamaya ve sorgulamaya başlarsınız.
Kendi becerileriniz ve ilgi alanlarınızın yanına aileden gelen olanaklarınızı, ekonomik gücünüzü, şansınızı, kaderinizi, kısaca bir insanın hayatına kendinden başka yön veren ne varsa yanınıza alıp fakültenizin kapısından çıktığınızda, “öğrenci psikolojisi”nin yerini “yalnız” olduğunuz duygusu alır.
Bir şekilde aileniz ya da yakınlarınız tarafından karşılanan ihtiyaçlarınızın sorumluluğu artık sizdedir. Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi içindeki yerinizi alma vaktidir artık. Ve bu hiyerarşinin en temelindeki “Fizyolojik İhtiyaçları” karşılamaya çalışarak başlarsınız yeni hayatınıza. Hele de ekonomik özgürlüğünüzü sağlayamıyorsanız işte o yalnızlık duygusu çaresizlikle kol kola girip geçer karşınıza.
Oysa siz ne ilk ne de teksinizdir.
Sahip olduğunuz mesleğin üyelerinin varlığı kadar var, yokluğu kadar yoksunuzdur.
Meslek kuruluşu denilen oluşumlar tam da bu ruhla işlemelidir.
32 yıldır (Öğrencilik hayatım dahil) Veteriner Hekimlik mesleğinin içinde biri olarak ilk günden beri bu doğruya inandım. Ve kendimce mesleğimi var edebilmek için çabaladım. Mezun olmadan önce de meslek odama girip çıktım. Meslek büyüklerimi dinledim, gözlemledim, sorguladım, kafa yordum. Mesleki kazanımlar için “Veteriner Hekim” olma kimliğim ötesinde hiçbir kimliğe paye vermeden çalışmış olsam da hep birilerine ya da bir takım görüşlere iliştirildim.
Değiştim mi? Hayır. Vazgeçtim mi? Hayır.
Bir tek ben mi böyleydim? Hayır.
Ben ve benim gibi olanlar, yani sadece meslek için sorgulayan, konuşan, yazan ve emek verenler yıllar içinde birbirimizi bulduk. Vazgeçmedik. Kim ne derse desin meslek için de meslektaşlar için de güzel işlere vesile olduk. Hepsi de kayıtlara geçti.
Bugün mesleğimiz; ötekileştirmelerin, mesleği siyasete alet etmelerin, bireysel kaygı ve kurgular için mesleği ve mesleğe gerçekten hizmet edenleri yok saymaların tükenmişliği ile hep bir avuç insanla vermek zorunda olduğumuz mücadelelerin bir yenisine hazırlık içinde.
Bugün, Türk Veteriner Hekimler Birliği Merkez Konseyi tarafından Dünya Veteriner Hekimler Günü’nde Ankara’da düzenlenecek buluşmaya son 2 gün kaldı.
Bugün, TVHB’nin mesleğimiz demek olduğunu, mesleğimizin TVHB demek olduğunu algılayabilmek ve kabullenmek için son 2 gün.
Bugün fakatların, amaların, dünkü ya da bugünkü isimlerin hiçbir zaman Veteriner Hekimlik mesleğinin üstünde olamayacağını kanıtlamak için son 2 gün.
Bugün, “Ben varsam sen varsın, ben var olduğum için güçlü olacak ve benim sesim olmaya hizmetten başka hesaplarla var olamayacağız” diyebilmek için son 2 gün.
Bugün, hak taleplerine karşı vaatlerin birbiriyle yarıştığı seçim öncesinde “Veteriner Hekimler de kıymetlimizdir, gür çıkan sesleri kadar haklı olduklarını biliyoruz” dedirtebilmek için belki de son 2 gün.
Bugün Mehmet Akif Ersoy’un Veteriner Hekim olduğunu her anma töreninde yalnızca biz dile getiriyorsak Mehmet Akif Ersoy’a borcumuzu ödeyemeyiz bilincine varmak için son 2 gün.
Bugün hiçbir kimse için değil, Veteriner Hekim olmanın onuruyla varlığını gösterebilmek için son 2 gün.
Bugün meslek odasının kapısından bile geçmediysen henüz, ya da hiçbir etkinliğine gitmediysen, sana emek veren hocalarının, ekmek veren mesleğinin hatırına, vefa borcunu coşkuyla ödeyebilmek için son 2 gün.
Bugün, ben ve benim gibi, Veteriner Hekimden öte olmadan yıllardır meslek için çalışanların özlediği tabloyu görebilmek için belki de son 2 gün.
Bugün orada olmak için, herkesin kendi adına sayfalarca gerekçe yazılabileceğini bildiğimiz bir gün.
Bugün Veteriner Hekimler Odaları ve TVHB’nin ne işe yaradığını görmek ve göstermek günü.