Anız Yakma !
İnsanlar olarak yaşadığımız sürece atık üretiyoruz. Bunların bir kısmı organik bir kısmı ise inorganiktir. Çöpler bunların başında gelse de başka birçok atığımız var. Sanayi, tarım, hayvancılık v.b. birçok alanda insanlar ekonomik uğraşları içerisinde atık üretiyor. Bu atıklar ise doğayı doğrudan veya dolaylı yoldan etkilemekte. Ama bizler bu atıklarımızı en aza indirmek veya doğaya karışmasını engellemek konusunda çok başarılı değiliz. Evimiz batmasın diye çöp kutusu kullanıyoruz ama doğa batmasın diye çöp kutusu kullanmıyoruz. Evimizde oluşturduğumuz atıkları balkona geçip yakmıyoruz, ama tarlada hasat sonrası kalanları yakıyoruz.
Yaz ayları ile ülkemizde yangın mevsimleri başlıyor. Özellikle Akdeniz Havzası yangınların ekolojik sürecin bir parçası olduğu bölge. Ancak burada bahsettiğim yangınlar doğal süreçler sonucunda çıkan ve evrimsel sürece bile katkı sağlayan yangınlar. Günümüzde ise doğal olarak ortaya çıkan yangın sayısı çok az. Prof. Dr. Doğanay Tolunay hocamızın paylaştığı bir veride 2013-2020 yılları arasında çıkan 2740 yangının sadece 314’ü doğal yangın olarak kayıtlara geçmiş. Bu yangınların 1353 tanesinin sebebi bilinmiyor. Bunlar içerisinde pasta diliminin büyük parçalarından birisi ise 231 yangın ile anız yakma gelmekte.
Bu anız denen nedir?
Evde tükettiğimiz veya kullandığımız gıda ve eşyaların artıkları oluşmakta. Aynı şekilde tarım ile uğraşanlar kullandıkları toprak üzerinde ekim yapıp yetiştirme yapıyor. Yetişen ürünler hasat edilip toplanıyor, satılıyor ve ekonomik getiriye dönüştürülüyor. Peki o hasattan geriye hiçbir şey kalmıyor mu? İşte hasat sonrası toprak üzerinde kalan kök ve saplara ‘anız’ denilmekte. Hasat sonrası geride kalan bu artıkları uzaklaştırmak için neler yapılıyor?
İşte asıl konumuza geldik. Geride kalan anız yani tarımsal faaliyet sonrası oluşan artık ve atıklardan kurtulmak için kimileri kolay bir yöntem olarak ateş ile anız yakıyor. Kolayca o artıklardan kurtulacağını düşünüyor ama o alanın tarımsal verimliliğini daha da düşürüyor. Ayrıca ateşi yönetemediği zaman, rüzgârın etkisiyle alevler daha da büyüyor ve anız değil koskoca bir kenti yakıyorlar.
Anız yakmanın sakıncaları neler?
1-Toprak verimliliğini düşürüyor. Toprak yapısı değişiyor ve mikro faunada değişimler meydana geliyor.
2-Hava kirliliği meydana geliyor.
3-Su kirliliği meydana geliyor. Yanma sonrası oluşan küller su kaynaklarına aktarılıyor ve su kaynaklarında çeşitli alg patlamaları gerçekleşebiliyor.
4-Küçük kemirgen, sürüngen ve böcekler başta olmak üzere ekosistem içerisindeki hayvanlar ve bitkilere direkt ve dolaylı olarak zarar veriyor. Yaşam alanları yok oluyor.
5-Yanma sonrası salınan maddeler küresel ısınmayı arttırıyor.
6-En önemli zararı ise çevre yangınları tetikliyor. Orman yangınlarına neden oluyor.
Ayrıca anız yakma 2872 sayılı Çevre Kanununun 20’nci maddenin (l) bendine göre cezai işleme tabidir. Yasal olarak da yasaklanmış bir eylem. Ancak tüm bunlara rağmen anız yakılmaya ülkemizde devam ediliyor. Oysa tarlanın sürülmesi tüm bu sorunu çözebilecekken. Günümüzde anızlar enerji üretimi, kâğıt ve çeşitli yapı malzemelerinin yapımında kullanılabiliyor. Bu şekilde geri dönüşüm yapılarak ekstra bir gelir elde edilmesi de mümkün.
Anız yakılmaması için ilgili bakanlıklar bilgilendirme çalışmaları yürütmesine rağmen her sene bununla ilgili ciddi yangınlara şahit oluyoruz. Ne yazık ki son Çanakkale’de tarlada başlayan yangının nedenini de anız olduğu söylenmekte. Bir sürü köy boşaltıldı, büyük ölçüde ormanlık alanlar yandı, insanlar ve yaban hayvanları yaşam alanlarını kaybetti. Böyle bir sonucun nedeni ise insanların kullandıkları tarım arazisindeki artıkları toplamak yerine yakmaları. Belki bu yönde farklı çalışmalar yapılmasının vakti geldi.
2022 Antalya Orman Yangını
2023 Çanakkale Orman Yangını
Yaban hayatı zarar görüyor
Çıkan yangınlar var olan doğal sürecin dışında gerçekleştiği için çok fazla alan yanıyor. Yanan alanlarda yaban hayvanları direkt olarak etkilendiği gibi dolaylı olarak yaşam alanlarının azalmasından dolayı habitat baskıları meydana geliyor. Şehirleşmenin doğal alanların yakınlarına kurulmaları bu baskıyı daha çok arttırmakta. Tarım alanlarının orman yakınında olmasından dolayı, anız yakılması sonucu orman alanlarına sıçrayan yangınları durdurmak imkânsız hale geliyor. Orman büyük bir ekosistem. İçerisinde kelebeklerden, otsu bitkilere kadar birçok canlıya ev sahipliği yapıyor. Yaz dönemlerinde orman ekosisteminde yaşayan kuşların yavruları orman içinde yer alır. Yangından bu yavruların kaçmaları mümkün değildir. Bir alanda yaban hayatının zarar görmesi o alanın yaşanabilir özelliğini kaybetmesi demektir.
Dünya’da anız yakma
Anız yakmanın en büyük sorun olduğu ülke Hindistan. Büyük tarım alanlarında her sene anız yakılıyor. Hatta bu dönemlerde uydulardan bu yangınlar görülebilmekte. Hindistan’da insanların bilgi eksikliği ve ekonomik koşulların yetersiz olması bu eylemin nedeni. Ancak anız yakmak sadece onlara değil tüm Dünya geneline zarar vermekte. Hava kirliliği başta olmak üzere küresel ısınma gibi sorunları arttırıyor. Bu nedenle dışarıdan birçok ülke Hindistan’da yaşanan anız yakma alışkanlıklarının değiştirilmesi için mücadele vermekte.
Tarımsal alanlardaki artıkların veya çalıların yakılması çok eskilere dayanmakta. Hatta tarıma geçilmemiş 11 bin yıl öncelere kadar gittiği düşünülüyor. Göbeklitepe inşaatı sırasında doğal çalıların kontrol altına alınması ve ağaç oluşumlarının engellenmesi için çevrede çalıların sürekli olarak ateş ile yakıldığı düşünülmekte. Bu davranış Avusturalya aborjinlerinde de görülmekte*. Ancak bu 11 bin yıl önceden kalma alışkanlığı günümüzde devam ettirmemeliyiz. Bizler kültürel evrimimizi doğayı koruma ve birlikte yaşanabilir alanlar yaratmak üzerine yöneltmeliyiz.
Onun için Anız Yakma!
*Köken / Avrupa Doğa Tarihinin İlk 100 Milyon Yılı
https://www.pexels.com/tr-tr/fotograf/kahverengi-acik-saha-2305169/