Küre Isındı

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde diye başlar çoğu masal ya da masal gibi yaşanan hayatlar, zamanlar…

Hep dedelerimizden, ninelerimizden dinleriz geçmişi ve geçmişe duyulan özlemi. Nerede o kışlar yazlar diye anlatılır tarla tapan harman işleri, kara buzağının boynunda ki çan sesleri ve yayladaki kuzu ve oğlakların melemeleri…

Eski havalara duyulan özlem artık genç yaşlı herkesin dilinde. Mevsimlerin değişiyor olması, yağmurların, karların, bitmeyen kışların, kavurucu sıcakların yegane sorumlusu “Küresel Isınma”… Varlığı uzun zamandır bilinen ama kulak ardı edilen küresel ısınma, gözümüze gözümüze sokuyor kendini. Dünya önlem istiyor. Dünya alarmını son sese ayarladı duyulmak istiyor…

 Önce uzun süren orman yangınları başladı. Cayır cayır yandı ülkemin güzel ormanları. Dünyamın bilmem hangi ülkesinde ki can ormanları. Sonra seller kaç ev yıktı, kaç can aldı, kaç dekar ekili alanı yok etti.

Bitmez bir döngünün başlangıcındayız diyemiyorum. Sanırım o başlangıç sınırını çoktan geçtik. Geciktik deyip ümitsizliğin ağına da düşmek istemiyorum. Sadece hep birlikte küresel ısınmaya bir dur denmesini istiyorum. Sözlerle değil, özde bir değişiklik ile. Candan, yürekten isteyerek, Dünyamızı iyileştirmeliyiz. Öyle değil mi?

Ya da gerekli tedbirleri almadığımızda artarak devam edecek olan sorunlarla yüzleşmeye hazır olmalıyız.

Hava sıcaklığının artması, buzulların erimesi, bitki örtüsünün değişikliğe uğraması, artan yangınlar ve sel baskınları, hayvanların göç yollarının değişmesi ve zoonoz kaynaklı yeni pandemiler, bazı hayvan popülasyonlarının yok olması,  besin zinciri ve besin piramidinin bozulması, gıdaya ulaşmada yaşanacak zorluklar ve daha nicesi… Gerekli tedbirler alınmadığında maalesef artarak devam edecek bir yıkım bekliyor geleceği…