İlk olarak belirtelim. Evcil hayvanların yaşam alanı sokaklar değil. Bizim yanımız.
Sokakta olduklarında peki ne oluyor?
Sokakta bulunan evcil hayvanlar bu durumdan dolayı birçok sorun yaşıyor. Enfeksiyöz hastalıklardan paraziter hastalıklarla yaşıyorlar. Kimi viral hastalıklar onların can çekerek yaşamlarının son bulmasına neden oluyor. Kimilerinde ise yemek yemelerine engel olan ağız yaraları oluşuyor. Araba çarpıyor, kimi insanlar tarafından şiddet görüyor v.s. Bunları sokak hayvanları ile ilgilenenler yakından bilir.
İkinci olarak ise sokakta olan hayvanlar yaban hayvanları ile karşılaşıyorlar. Bu karşılaşma da çok büyük sorunlar oluşturuyor. Özellikle ormanlara belediyelerin acımasızca terk ettikleri köpekler bu etkileşimin başında geliyor. O köpekler ölüme terk ediliyor ve bu terk etme başka hayvanların yaşam alanına oluyor. Çok büyük vicdansızlık.
Üçüncü olarak kimi zaman insanların, özellikle çocukların zarar gördüğü durumlar oluşuyor. Bu durumların kimse oluşmasını istemez ancak terk edilmiş hayvanlar bilinçsizce bu davranışları yapabiliyor. Kimi zaman bir çocuğa kimi zaman bir bisikletliye v.s.
Dördüncü sorun ise halk sağlığı. Bizler yaban hayvanları ile direkt temas halinde değiliz. Ama evimizin önündeki kedi bir yarasa ile veya fare ile direkt temasta olabiliyor. Bu sebeple çeşitli parazitleri veya etkenleri bizlere taşıyabilir. Bunun yanında insana geçebilen birçok hastalığında konakçısı olabiliyorlar. Çünkü sokaktaki hayvanların çok azı aşı ve parazit tedavisi oluyor.
Bu sorunları dile getirdik peki nasıl çözeceğiz?
Bu sorunun ortaya çıkması, ilgili kurumların senelerdir görevlerini yerine getirmemesinden, göz ardı etmesinden kaynaklandı. Yani sorumlu kurumlar ve bizleriz. Yani evcil hayvanlar isyan edip sokaklara çıkmadı.
Belediyelerde barınaklar sürgün yeri olarak görülür. İstenmeyen bir personel olunca ilk barınağa sürülür. Neden? Çünkü dışlanmış yerdir orası. Kaynak ayrılmaz, bakımlar yapılmaz, sanki ceza yeridir. Böyle görüldüğü için senelerdir toplumda da barınak algısı hep kötü, ölüm yeri olarak görüldü. Bunun sorumlusu ise çalışanlar ve hekimler değil. Yönetenlerdir. Bu durum ayrıca hep yerel yönetimler üzerine atılarak bakanlık tarafından çok az eylem planı yapıldı. Herkes bu durumdan kaçtı, kimse iş yapmak istemedi. Neden mi? Bu gibi bir organizasyon yapmak yerine kurumların mama dağıtıp gönülleri kazanması daha kolay olduğu için.
Nasıl bir kısırlaştırma seferberliği yapılmalı?
1-Yeni büyük alanları kapsayan barınaklar yapılmalı. Bu alanlar günümüzdeki yerler gibi değil. Daha kompleks yapıda olması gerekiyor. Veteriner hekimler, teknikerler, yönetim elemanları, biyologlar, zooteknistler , öğretmenler v.b. elemanları olan enstitü şeklinde dizayn edilmeli. Bu durum birçok iş imkanı sağlayacaktır.
Bu çalışanlara akademik ilerleme şart koyulacak. Burada akademik çalışmalar sürdürülecek Çeşitli hibe programlarından faydalanılacak. Hastalıklardan tutun hayvan davranışlarına kadar birçok çalışma yürütülebilir. Bu merkezlerde barındırılan hayvanlar hayvan sever derneklere görevlendirme ile bakım ve beslemelerini yapmaları sağlanabilir.
Kompleksler içerisinde çocuklara eğitimler verilerek hayvan sahiplenme algısı yaratılır. “Evcil hayvan nedir? Yaban hayvanı nedir?” öğretilir.
Bu komplekslerin bütçesi yerel ve ulusal kurumların reklam bütçeleri tarafından çok kolay şekilde sağlanarak belirli bir süre sonra kendi kendini döndürebilir. Sokak hayvanları sayısı azaldığında bu yerlerin bir kısmı yaban hayvan rehabilitasyon merkezlerine çevrilebilir.
2-Bu süreç boyunca sokakta kalan evcil hayvanlar için belirli güvenli besleme alanları oluşturulmalı. Doğru besinler verilmeli, aşılamaları yapılmalı. Envanter çalışmaları da bu sayede yapılabilir. Bu noktalardan merkeze hayvanların taşınması kolay olur.
3-Bu merkezlerde kısırlaştırmalar yapılarak kompleks içinde geniş alanlarda köpekler bakılmaya devam edilir. Kısırlaştırma operasyonları yapılmayan hayvan kompleks içerisinde alınmamalı.
4-Kısırlaştırma maliyeti ile bir hayvanı uyutma maliyeti neredeyse aynı. Bir hayvanı uyutmak içinde anesteziye almanız gerekiyor. Eğer bu şekilde merkezler oluşturursanız kısırlaştırma, maliyet konusunda çok daha uygun olacaktır.
Bunun yanında bilimsel yayınlarda üretmiş olursunuz. Bu sayede 5-10 yıl içerisinde sokakta evcil hayvan sayısı en aza indirilmiş olacak.
5-Evcil hayvan satışı yasaklanmalı. Özellikle merdiven altı üretim yapanlara çok ciddi yaptırımlar yapılması gerekiyor.
Ben var olan bir sorunu nasıl çözeriz ve çözerken nasıl bundan ülke olarak bilimsel fayda sağlarız açısından bakıyorum. Kimileri çok zor imkansız diyebilir. Ama yapılmak istedikten sonra her şey yapılır. Bizim bu tembelliğimizi aşmamız gerekiyor. Emek harcamadan hiçbir şey olmuyor. Sürekli kutuplaşıyor insanlar, bazı uç noktadaki taraftarlar insanları kendi tarafına çekerek insanların çatışmasını sağlıyor. Hepimiz birer bireyiz. Hiç kimsenin dediklerini söylediklerini dedikodularına kulak asmayın. Olaya bilimsel ve çözümcü yaklaşımı görün. Birileri başkalarını linçlemeye vs. çalışıyorsa uzak durun. Uzaklaşarak sadece çıkmaza gideriz. Senelerdir bu sorunu dile getirip bu tür çözüm önerilerini direkt yerel ve ulusal yönetimlere sundum. Hiç biri önemsemedi.
Bazı medyan kuruluşlarının bile umurunda değil. Sizlerin karşısına çıkardıkları insanlar uzman bile değil. Ne kadar kavga o kadar reyting. Olan kimlere oluyor? Hayvanlara, çocuklara, ekolojiye oluyor. Her geçen gün onlar zarar görüyor.
Bunu okuduktan sonra agresif şeyler yazmayın lütfen. Herkes farklı düşüncede olabilir. Ama ortada bilim olduğunu, bilimsel bakışı birlikte geliştireceğimizi unutmayalım. Bu benim yazdıklarım geliştirilebilir veya değiştirilebilir. Yazım hataları varsa kusura bakmayın. Sevgiler.