Arap tavşanı (Scarturus williamsi)

Ülkemizde 3 tür Arap tavşanı bulunmaktadır, bunlar; büyük Arap tavşanı (Scarturus euphratica), beşparmaklı Arap tavşanı (Scarturus elater) ve Arap tavşanı (Scarturus williamsi)’dır. Bugünkü minik misafirimiz ise Arap tavşanı (Scarturus williamsi). Bu tatlı hayvan, bir insan yerleşkesine girmiş ve bunun sonucunda orada yaşayan insanlar tarafından yakalanıp tedavi için getirilmişti, yapılan muayeneler ve testler sonucunda herhangi bir hastalığa rastlanılmadı ancak insanların eline düştüğü için oldukça stresliydi. Dolayısıyla kendisini toparlaması ve güçlenmesi için kısa bir rehabilitasyon sürecinden geçti. Ardından tekrar kontrolleri yapıldı ve geceleri aktif bir hayvan olduğu için gece vakti tercih edilerek doğaya, uygun yaşam ortamına geri bırakıldı. Bugünkü yazımızda rehabilitasyon ve doğaya salım sürecinden görüntüleri sizlerle paylaşıp, bir yandan da bu ilginç canlılar hakkında daha fazla bilgi vermek istiyoruz.

Arap tavşanları hakkında bilgi vermeye başlamadan önce belirtilmesi gereken önemli bir konu var: Sevimli görünümlerine rağmen Arap tavşanlarını esaret altında tutmak ve evcil hayvan niyetine beslemek yasa dışıdır. Esaret altında olmak bu güzel canlılar için oldukça stresli ve acı verici bir süreçtir dolayısıyla onları esaret altında tutmak hayvana karşı yapılan zalimce bir davranıştır.

Arap tavşanı (Scarturus williamsi), kocaman kulakları, upuzun kuyruğu, kısacık ön kolları ve son derece güçlü uzun arka bacakları ile oldukça değişik ve dikkat çekici bir görünüme sahiptir. Bu sevimli canlıların kuyruğu genellikle başının ve vücudunun toplamından daha uzundur ve bu kuyruk sayesinde, ayakta dururken dengelerini sağlarlar. Koku alma, duyma ve loş ışıkta görme konusunda son derece gelişmiş yetenekleri vardır. Ayrıca değişik hava koşullarına ve zorlu ortamlara mükemmel bir şekilde uyum sağlayabilen dayanıklı hayvanlardır. Ancak her ne kadar dayanıklı hayvanlar olsalar da ülkemizde sayıları azalmakta olan bir türdür.

Kanguruyu andıran bu minik kemirgenlerin bir başka özelliği ise zıplayarak oldukça uzun mesafeler kat edebilmeleridir. Normalde her adımda 10-13 cm ileriye zıplarlar. Bununla birlikte, bir Arap tavşanı tehdit altındaysa her sıçrayışta yaklaşık 3,5 metre ileriye kadar zıplayabilir, yani avcılar tarafından kovalandıklarında saatte 24 km’ye kadar hızlara ulaşabilmektedirler. Ekstra olarak, bazı türler 1,8 metre yükseğe zıplayabilmektedir.

Başlıca yırtıcıları tilkiler, evcil/yabani kediler, çakallar, baykuşlar ve yılanlardır, ancak aynı zamanda insanların bozkırları tarım arazilerine dönüştürmeleri nedeniyle şekillenen habitat kaybı tehdidiyle de karşı karşıyadırlar.

Arap tavşanları gündüzleri yuvalarında dinlenirler, dolayısıyla geceleri aktiftirler. Başlıca besin kaynakları bitkilerden ve böceklerden oluşur ve su ihtiyaçlarının büyük kısmını tükettikleri bu bitki ve böceklerden sağlarlar.

Yaşam alanları az bitki örtüsüne sahip bozkırlar, yarı çöllerde, dağ etekleri ve dağ bozkırlarıdır. Ekili araziler ve tarlalarda yaşamazlar. Yalnız ve gizemli yaratıklardır, genellikle yuvalarında yalnız yaşarlar. Bununla birlikte, bazı Arap tavşanı türleri dışarısı soğuk olduğunda ekstra sıcaklık sağlamak için ortak yuvalar kazıp ara sıra “gevşek koloniler” oluşabilmektedirler.

Bu hayvanlar hakkında ilgi çekici bir diğer özellik ise genellikle 4 tane yeraltı yuvaları olmasıdır. Bunlardan 2 tanesi, avlanırken kullandıkları geçici yuvalardır; bunları genellikle besin ararlarken, avcılardan kaçmak için kullanırlar. Ayrıca 2 tane kalıcı yuvaları vardır; bunlardan biri yaz için, diğeri kış içindir. Kalıcı yazlık yuva yaz boyunca aktif olarak kullanılır ve yavrular burada yetiştirilir. Havaların soğumasıyla birlikte ise kış yuvalarına geçerler ve burada kış uykusuna yatarlar. Aynı zamanda bütün bu yuvalara olası tehlikelerden kaçabilmek için acil durum çıkışı inşa ederler. 

Kış uykusunun bitmesiyle beraber yeniden ortaya çıkarlar ve çiftleşme mevsimleri başlar. Üreme yılda iki kez, yaz aylarında gerçekleşir ve gebelik süreleri 25 ila 35 gün arasında değişir; bir batın 2 ila 6 yavrudan oluşur. Anne, sütten kesilene kadar yavrularıyla ilgilenir. Yavrular doğduklarında çıplaktır ve kendilerine bakamazlar, ayrıca 8 haftalık olana kadar arka ayakları gelişmez, 11 haftalık olana kadar hiç zıplayamazlar. 14 haftalık olduklarında cinsel olarak olgunlaşırlar. Ayrıca Arap tavşanları vahşi doğada 6 yıla kadar yaşayabilmektedirler.

Ancak ne yazık ki bu güzel hayvanların ülkemizde birey sayıları azalmaktadır ve ayrıca Türkiye’nin bazı bölgelerinde yerel olarak nesli tükenmiştir. Buna sebep olan en büyük tehdit; bozkır habitatının, yani doğal yaşam alanlarının ekili arazilere ve tarlalara dönüştürülmesidir, tarım nedeniyle şekillenen habitat kayıplarına karşı oldukça hassastırlar. Tür için bir diğer tehdit ise serbest dolaşan evcil kedilerdir. IUCN Türlerin Kırmızı Listesi’nde Dünya genelinde olan değerlendirmede “Asgari Endişe Altında (LC)”, ülkemizin bir kısmını içine alan Akdeniz bölgesini kapsayan değerlendirmede ise “Neredeyse Tehdit Altında (NT)” olarak sınıflandırılmıştır. Türkiye’deki kayıpların önüne geçmek için bozkır habitatlarının korunmasına ve bilinen popülasyonların birey sayılarının izlenmesine ihtiyaç vardır.

Kaynak:
https://a-z-animals.com/animals/jerboa/
https://en.m.wikipedia.org/wiki/Jerboa
https://www.tramem.org/memeliler/?fsx=2fsdl17@d&tur=Araptav%C5%9Fan%C4%B1
https://www.worldwildlife.org/magazine/issues/summer-2018/articles/the-long-eared-jerboa-stands-and-hops-in-a-class-of-its-own
https://www.iucnredlist.org/species/136326/4274824#population
https://www.iucnredlist.org/species/136326/115205783#taxonomy