TVHB; “Herkesin çevreyi koruma konusunda yapabileceği bir şey vardır”

Türk Veteriner Hekimleri Birliği tarafından “Dünya Çevre Günü” dolayısıyla yazılı basın açıklaması gerçekleştirildi.

Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nce yapılan açıklamada; Dünya Çevre Günü’nün, çevre koruma bilincini artırmak, çevre sorunlarına dikkat çekmek ve çevreyle ilgili olumlu değişiklikler yapılmasını teşvik etmek amacıyla her yıl 5 Haziran’da kutlandığına dikkat çekildi. Dünya Çevre Günü’nün, Birleşmiş Milletler (BM), tarafından 1972 yılında düzenlenen Stockholm Konferansı’nda belirlendiği ve ilk kez 1974 yılında kutlandığı kaydedilen açıklamada bu kutlamanın amacının çevre bilincini artırmak, politik ve toplumsal eylemleri teşvik etmek ve çözümler üretmek olduğuna vurgu yapıldı.

“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GÜNÜMÜZÜN EN BÜYÜK SORUNLARINDAN”

Günümüzde en büyük sorunlarından birinin iklim değişikliği olarak belirlediği de ifade edilen açıklamada şunlar kaydedildi:

“İklim değişikliği, fosil yakıtların yanması, ormansızlaşma ve diğer insan faaliyetleri nedeniyle atmosfere salınan sera gazlarının birikmesi sonucu Dünya’nın ortalama sıcaklıklarının artmasıyla karakterizedir. Bu sorunun etkileri geniş kapsamlı olmakla birlikte çeşitli alanlarda da ciddi sonuçlar doğurur. Bunlar; sıcaklık artışı, deniz seviyesinin yükselmesi, ekstrem hava olayları ve biyolojik çeşitlik kaybı iklim değişikliğinin en önemli etkileri olarak sıralanabilir. İklim değişikliğinin yanı sıra plastik kirliliği, hava kirliliği ve su kirliliği ile temiz su kaynaklarının azalması diğer önemli küresel çevre sorunları olarak karşımıza çıkar.”

2024 YILI TEMASI “ARAZİ RESTORASYONU, ÇÖLLEŞME VE KURAKLIK DİRENCİNİ ARTIRMAK”

TVHB tarafından yapılan açıklamada; Dünya Çevre Günü’nün her yıl belirli bir teması ve ev sahibi ülkesi olduğu ve temaların o yılın en acil çevre sorunlarına dikkat çekmeyi amaçladığı da yer aldı. TVHB, 2024 yılı Dünya Çevre Günü’nün temasının “Arazi restorasyonu, çölleşme ve kuraklık direncini artırmak” olduğunu ve ev sahibi ülkenin de Suudi Arabistan olarak belirlendiğini aktardı. Belirlenen temaya ilişkin ise şunlar belirtildi:

“Bu tema, çevresel bozulmalarla mücadele etmek, biyolojik çeşitliliği korumak ve iklim değişikliğinin etkilerine karşı direnç geliştirmek amacıyla arazi yönetiminin önemini dikkat çekiyor. Arazi restorasyonu, ekonomik büyümeyi desteklemek, yoksulluğu azaltmak ve iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek için kritik bir strateji olarak öne çıkmaktadır. Aynı zamanda, çölleşme ve kuraklık gibi sorunlarla başa çıkmak için etkili yöntemler geliştirilmesini teşvik etmektedir.”

“HERKESİN ÇEVREYİ KORUMA KONUSUNDA YAPABİLECEĞİ BİR ŞEY VARDIR”

Dünya Çevre Günü’nün, bireylerden büyük şirketlere, hükümetlerden sivil toplum kuruluşlarına kadar geniş bir yelpazede katılımı teşvik ettiği vurgulanan açıklamada, “Herkesin çevreyi koruma konusunda yapabileceği bir şeyler vardır. Bu kıymetli gün, katkıların önemini vurgular” denildi.

Türk Veteriner Hekimleri Birliği tarafından 5 Haziran Dünya Çevre Günü’ne özel yapılan açıklamada, Türkiye’nin çevre sorunlarına da değinildi. Bu sorunların çeşitli alanlarda kendini gösterdiğine dikkat çekilerek Türkiye’nin çevre sorunları şu şekilde sıralandı:

  1. Hava kirliliği
  2. Sanayi ve Ulaşım: Büyük şehirlerdeki sanayi faaliyetleri ve motorlu taşıtların yoğunluğu hava kalitesini olumsuz etkilemektedir. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde hava kirliliği ciddi boyutlara ulaşmaktadır. Bu da hayvan ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilemekte ve kronik hastalıkların sayısını artırmaktadır.
  3. Kömür kullanımı: Isınma amacıyla kullanılan düşük kaliteli kömürler de hava kirliliğini artıran bir diğer faktördür.
  • Su kirliliği ve temiz su kıtlığı
  • Atıksu Yönetimi: Sanayi atıkları ve evsel atıkların yeterince arıtılmadan su kaynaklarına bırakılması, su kirliliğine yol açmaktadır. Özellikle Marmara Denizi ve bazı nehirler bu durumdan etkilenmektedir. 2021 yılında Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj felaketi halen belleklerdedir.
  • Kuraklık ve Su stresi: Türkiye, iklim değişikliği ve su kaynaklarının yanlış kullanımı nedeniyle su stresi yaşayan ülkeler arasında yer almaktadır. Tarımsal sulamada kullanılan yöntemler su kaynaklarının verimli kullanılmasını engellemektedir
  • Toprak erozyonu ve Arazi Bozulması
  • Ormansızlaşma: Tarım alanları, madencilik ve turistik yapılar açmak için ormanların tahrip edilmesi ve yangınlar, toprak erozyonunu hızlandırmaktadır. Türkiye, dünya çapında yüksek erozyon riskine sahip ülkelerden biridir ve her yıl kasıtlı veya kasıtsız çıkan orman yangınları bu durumu daha da tehlikeli hale getirmektedir.
  • Maden ve İnşaat Faaliyetleri: Maden çıkarma ve inşaat projeleri, doğal habitatları tahrip ederek arazi bozulmasına neden olmaktadır. Bu durum hem yaban hayatının yok olmasına hem de halk sağlığının tehlikeye düşmesine neden olmaktadır.
  • Plastik ve Atık Yönetimi

Plastik Kirliliği: Tek kullanımlık plastiklerin yaygın kullanımı, çevresel kirliliğe önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır. Denizler ve nehirler plastik atıklarla dolup taşmaktadır.

Atık Yönetimi: Atıkların düzenli depolanmaması ve geri dönüşüm oranlarının düşük olması, çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Avrupa ve diğer birçok ülkeden atık ithal edilmesi bu durumu oldukça kötüleştirmektedir.

  • Biyolojik Çeşitliliğin Kaybı
  • Doğal Yaşam Alanlarının (Habitat) Kaybı: Şehirleşme, sanayi ve kontrolsüz bir şekilde tarım alanlarının genişlemesi, doğal habitatların yok olmasına ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına yol açmaktadır.
  • Koruma Alanlarının Yetersizliği: Koruma altındaki alanların yetersizliği ve mevcut alanların etkin yönetilememesi, Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğine karşı tehdit oluşturmaktadır.
  • İklim Değişikliği
  • Kuraklık ve Sıcaklık Artışı: Türkiye, iklim değişikliğinin etkilerini en şiddetli hisseden ülkelerden birisidir. Artan sıcaklıklar ve değişen yağış rejimleri tarım ve su kaynakları üzerinde baskı oluşturmaktadır.
  • Ekstrem Hava Olayları: Seller, fırtınalar ve kuraklık gibi ekstrem hava olaylarının sıklığı artmakta, bu durum tarım ve altyapı üzerinde ciddi etkiler yaratmaktadır.

TÜRK VETERİNER HEKİMLERİ BİRLİĞİ’NDEN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

“Bu sorunların üstesinden gelmek için sürdürülebilir kalkınma politikalarının benimsenmesi, çevre dostu teknolojilerin kullanımı ve toplumsal farkındalığın artırılması gerekmektedir” ifadesine yer veren TVHB, hem bireysel hem de kurumsal düzeyde atılacak adımların, Türkiye’nin çevresel sürdürülebilirliğine önemli katkılar sağlayacağını söyleyerek çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı:

  • Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamak ve fosil yakıtlara bağımlılığı azaltmak için rüzgâr, güneş ve hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar artırılmalıdır. 
  • Enerji verimliliği projeleri teşvik edilmeli ve binaların enerji performansını artırmak için çıkarılan yönetmelikler uygulanmalıdır.
  • Türkiye’nin 2017 yılında başlattığı “Sıfır Atık Projesi”, atıkların kaynağında ayrıştırılması ve geri dönüştürülmesini teşvik etmesine rağmen uygulama oldukça yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle daha radikal önlemler alınmalıdır.
  • Plastik kullanımını azaltmayı ve geri dönüşümü artırmayı amaçlayan poşet ücretlendirmesi 2019 yılında yürürlüğe girmesine rağmen bunun dışında hiçbir adım atılmamıştır. Bu konuda çalışmalar yürütülmelidir.
  • Tarımda su tasarrufunu sağlamak amacıyla modern sulama teknikleri teşvik edilmeli ve damla sulama gibi verimli sulama yöntemleri yaygınlaştırılmalıdır.
  • Yeni atık su arıtma tesislerinin inşası ve mevcut tesislerin iyileştirilmesi ile su kirliliğiyle mücadele edilmelidir. Bu tesisler, endüstriyel ve evsel atık suların arıtılmasında önemli rol oynamaktadır. Bu konu da maalesef belediyelerin insafına terk edilmiştir.
  • Türkiye; orman alanlarını genişletmek ve erozyonu önlemek için ağaçlandırma kampanyalarını sıklaştırmalıdır. 2019 yılında “Geleceğe Nefes” kampanyası kapsamında milyonlarca fidan dikilmiş ancak devamı gelmemiştir. Bu konuda çalışma yapılmalıdır.
  • Biyolojik çeşitliliği korumak amacıyla milli parklar ve doğal koruma alanlarının sayısı artırılmalı ve bu alanların etkin yönetimi sağlanmalıdır.
  • Türkiye, Paris İklim Anlaşması’nı 2021 yılında onaylayarak sera gazı emisyonlarını azaltma taahhüdünde bulunmuştur. Bu çerçevede, yenilenebilir enerji yatırımları ve enerji verimliliği projelerini önceliklendirmesi beklenmektedir.
  • Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadele etmek için ulusal stratejiler ve eylem planları geliştirmiştir. Bu planlar kapsamında, emisyon azaltımı, uyum çalışmaları ve farkındalık artırma faaliyetleri yer almakta ancak maalesef bu strateji ve planlar kağıt üzerinde kalmıştır.
  • Çevre bilincini artırmak amacıyla okullarda ve topluluklarda eğitim programları düzenlenmelidir. Sınırlı sayıda demokratik kitle örgütünün bunları düzenlemesine karşın, kamudan yeterince destek görmemektedirler.
  • Kamuoyunu çevresel konular hakkında bilgilendirmek için çeşitli kampanyalar düzenlenmeli, medya aracılığıyla geniş kitlelere ulaşılmaktadır.

Sıralanan maddelerin, Türkiye’nin çevre sorunlarıyla başa çıkma ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etme çabalarının önemli bir parçası olması gerektiği ifade edilen açıklamada, “Bu çabaların başarıya ulaşması için tüm paydaşların katılımı ve daha fazla ulusal ve uluslararası iş birliği gereklidir” denildi.

Haber: Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB)