HAYVANSAL GIDALARIN TÜKETİLEMEMESİ…

HAYVANSAL GIDALARIN TÜKETİLEMEMESİ SADECE EKONOMİK DEĞİL SAĞLIKLI VE ZEKİ BİR NESİL YETİŞEMEMESİ SORUNUDUR.

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı açlık haritasına göre Türkiye’de 14,8 milyon kişinin fiilen aç olduğunu işaret ediyor. Bu korkunç bir sayı.

Özellikle hayvansal gıda üretimindeki sıkıntılar bir tek ekonomik değil ülkemizin geleceğinde söz sahibi olacak sağlıklı ve zeki nesiller yetişmesinde de sorunlar yaratır. Hayvansal ürünlerdeki fiyat artışı mutfağın ekonomisini direkt etkileyen en önemli kalemleri içeriyor.
Örneğin yumurtasız ya da sütsüz ne yapılabilir ki mutfakta…
Hayvancılık; hem katma değer üreten bir ekonomi anlayışını hem de zeki beyinler yetişmesini sağlayan stratejik öneme sahip bir konudur. Bu yüzden ülke hayvancılığını yaşadığı buhrandan çıkaracak, üretimde bağımsızlığımız sağlayacak ve üretimi destekleyecek projeler yapılması geleceğimiz için elzemdir.

Maliyetler artıyor, üreticinin üretmek için yaptığı harcama, üründen pahalıya geliyor. Bu durumda üretici üretime küsüyor. Üretim düşüyor, yine fiyatlar artıyor. Bu paradokstan kurtulmalıyız. 1 yumurta üretmek için kullanılan yem 200gr, 1lt süt üretmek için kullanılan yem 1,3 kg. Şu an da yem maliyetleri dahi üründen daha pahalı durumdayken, diğer giderlerden bahsetmiyorum bile. Üreticiye doğrudan etkin desteklerin artırılması şart, üreticiyi yaşatmaktan başka şansımız yok.

Aracıların ve marketlerin fiyatlarda istedikleri gibi spekülasyonlar yapamaması için üretimde planlama eksikliğinin giderilmesi ve üreticinin korunması gerekiyor. Örneğin yumurta en ucuz protein kaynağıdır. Hayvansal protein, bitkisel proteine göre çok daha sindirilebilirliği yüksek olduğundan kıyas dahi kabul etmez. Ancak yumurta diğer bitkisel protein kaynağı olarak bilinen bakliyat ürünlerine göre hala daha ucuz. Bu değerli protein kaynağına vatandaşlarımızın daha uygun fiyatlarda ulaşmasını sağlamalıyız. Raflardaki fiyatlar ile üreticinin eline geçen para arasında büyük farklar var. Örneğin Ocak ayından bu yana çiğ süte gelen litre başına 2,8 TL fiyat artışına karşılık raflardaki süte litre başına 7 TL zam geldi. Bunun dengelenip tüketiciye daha uygun fiyatlarda sunulması sağlanabilir.

Süt hayvancılığı teşvik edilmeli ve desteklenmeli ki besi hayvancılığına kaynak sağlayacak erkek buzağı sayısı artmalı ve besi hayvanı ithalatından vazgeçilmelidır.

Gelecek günlerde kırmızı ette yaşacağımız sorunları süspanse edebilmek adına keçi ve koyunculuğa yapılan destekler artırılmalıdır.

Yerli hayvan ırklarımızı güçlendirecek islah projelerinin bilimin ışığında veteriner hekimler eliyle yapılması sağlanmalıdır.

Gelişmiş ülkelerde de olduğu gibi metropollerin kendini beslemesini sağlayacak projeler geliştirilmelidir. Bu hem transfer hem depolama maliyetlerini düşürecek, hem kırsaldan göçü engelleyecek, hem de istihdam yaratacak bir yaklaşım olacaktır. Bunun önündeki engeller kaldırılmalı ve teşvik edilmelidir. Örneğin; İstanbul’un kırsalında 20 dönümün altında arazisi olan bir çiftçi tarımsal amaçlı bir yapı imar edemiyor. Bu ne kadar art niyetli yapılaşmaya önlem için yapılan bir adım olsa da üretim yapmak isteyen çiftçiyi mağdur ediyor ve İstanbul’un kendi hayvansal gıdasını üretmesinde engel oluşturuyor.
Bu sorunların çözümünde hepimize görev düşüyor.