Gözlerine baktın mı?

Bir hayvan kesilirken yanında olup gözlerine baktın mı?

O acıyı, yalvarır bakışı, korkuyu, çaresizliği, onun yüzünde gördün mü?

Günümüz, yüzyıllar öncesinin dünyası değil artık! Biliyoruz ki; hayvanlar da düşünüyor, kaygılanıyor, korkuyor ve bizler gibi canı yanıyor. Yani acı çekiyor, hissediyor.

Ülkemizde her yıl ortalama 25 milyonun özerinde hayvan kesilmekte. Bu sayıya kanatlı hayvanlar dahil değildir. Evet, özellikle çocukların sağlıklı gelişmeleri için hayvansal protein şart. Esansiyel amino asitler ancak bu yolla alınabiliyor. (Vejeteryanlara saygı duyuyorum, ancak ne yazık ki hayvanların kesilmesi diye bir gerçek var. Amacım; bari ölürlerken iyi davranılmasını sağlayabilmek).

Bir hayvan kesimhaneden içeriye girer girmez, korkuyu ve acıyı kokluyor, hissediyor. Ortamdaki korku enerjisi, sesler, bağıran hayvanlar, insanların onları ittirmeleri, yerdeki kan gölü korkuyu en üst düzeye taşıyor. Korkmuş hayvanların kanındaki korku hormonları etin kalitesini bozabileceği gibi bunu tüketen insanlara da geçer.  Oysa ki bu ortamları korku ve kaygı oluşturmayacak hale getirmek mümkün. Günümüzde bayıltarak/sersemleterek kesim yöntemleri var. İslami kurallara da uygun. Konu ile ilgili olarak Din İşleri Yüksek Kurulu’nun defalarca çeşitli tarihlerde yaptığı olumlu görüş açıklamaları var. Bunlardan biri 24.02.2010 tarihli ve şöyle der;

“Dinimiz, tüm canlılara iyi davranılmasını emretmiştir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v), kesim esnasında hayvana eziyet edilmemesini emretmiştir. (Bkz. Müslim, Sayd ve Zebâih, 57; Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 12) Kurbanın bilinen klasik yöntemle kesilmesi asıldır. Bununla beraber kurbana fazla eziyet vermemek (ölüm acısını azaltmak) maksadıyla, kesim esnasında hayvanın elektrik şoku, narkoz veya benzeri bir yöntemle bayıltılarak kesilmesi caizdir. “

Burada bu işlem sırasında hayvanın ölmemesi esastır. Zaten yapılan uygulama da hayvanı öldürmeyip onu sersemleterek yapılan işlemleri hissetmemesi ve acı duymamasını sağlamaktadır.

Konu hepimiz için hassas. Uzun yıllardır konuya dikkat çeken çeşitli hocalarımız da var. Kuşkusuz ilk akla gelen Prof. Dr. Tamer Dodurka Hocamız. Hayvanların acı çekerek kesilmemelerini sürekli olarak basın aracılığı ile güncel tutmuş ve acısız kesim uygulaması olan bir mezbahanın faaliyete sokulmasını da sağlamıştır. Emeklerine sağlık, hakları ve refahları için sesleri çıkmayan hayvanlar adına teşekkür ederiz. Ayrıca bir teşekkür de bu alanda çok çaba harcayan Acısız Kesim Derneği’ne.

Gelin hep beraber bu kötü, klasik kesim işini sonlandıralım. Bu amaçla tüketicileri bilinçlendirelim. Meslek örgütleri öncülüğünde kamuoyu oluşturalım, yasal zeminlerin oluşması için çabalayalım. Kesimhanesi olan yerel yönetimleri bunun için zorlayalım. Acısız kesimi düzenleyen yasa çıkmasını sağlayalım. Birçok yasa bunu dolaylı olarak desteklemesine karşın direk yazmadığı için kamu otoritesi konunun etrafından dolanıyor. Bu Kurbana yetişmez ama gelecek yıl kurbanlarımızı “acısız” keselim.

Bu çağrı; insan olmanın, veteriner hekim olmanın, hayvan refahını savunmanın bir gereği ve zorunluluğudur.

Hadi başlayalım. Var mısın?

Gözlerine bir bak! Bari ölürken acı çekmesinler.

Korku, kaygı duymasınlar. Onların sesi ol!