Unutmak tercihlerimizi etkiler mi?

Neden unuturuz, neyi unuturuz?

Unutmaya meyilli zihinlerimiz ne çok şeyi unuttu.

Geçmişimiz hatıralarla dolu. İyi ve kötü hatıralar. Geçmişe dönüp baktığımızda kötü olanı hatırlamayı kim ister? Bu yüzdendir hep iyi ve mutlu anılara sığınmamız.

Yaradılış gereği kötü olanı çabuk unutuyoruz. Yaradanın insanoğluna en güzel hediyesi…. Yoksa hassas kalpler için dünya tam bir cehennem olurdu.

Son yıllarda ardı sıra birçok kötü olay yaşadık. Koronavirüs salgınından bu yana sanki insanlığın üzerinde kara bir toz bulutu var. Yaşanılan salgın hastalıklar, depremler, yangınlar, sel felaketleri… Doğalından yapayına birçok felaket…

Savaşlar, soykırımlar… Bombalısı ayrı, psikolojik savaşı ayrı… Ekonomik krizler, iç karışıklıklar, adaletsizlikler, yolsuzluklar, ahlaksal çöküş ayrı…

Görünenlerin, görünmeyenlerin, gençlerin, yaşlıların, kadınların, erkeklerin, çocukların, hayvanların sorunları. Doğruyu söylemek gerekirse ağaçların bile sorunları var gezegenimizde.

Yaş aldıkça mıdır bilmem daha duyarlı oluyor insan. Daha farklı bakıyor olup bitene, gelip geçene, zamanın akışına, yaşanılanların hüznüne, sevincine.

Çoğu iyi insan kalbinin hüznüne hapsoldu. Belki de bu karamsarlık zamansız bir bekleme modu açtı yüreklerimizde. Bizler hüzün bulutlarımızdayken akıp giden zamandan bir şeyleri düzeltmesini, yoluna koymasını bekledik.

Her şeye, her yere olağanüstü bir düzen, doğrusal bir akış.

Bu doğrusal akış kime göre şekillenmeliydi? Sana göre de, bana göre de şekillenebilirdi. Bu doğrusal akış, sana göre doğru, bana göre yolundan sapmış olabilirdi.

Bu yüzden önce doğrusal akış tanımını yapmak gerekmez miydi? Neydi bu doğrusal akış?

Birlik olarak, bütüncül bir katılımla insanların bu evrene geliş amaçlarına uygun, doğru temiz erdemli bir yolu takip ederek gitmeleri… Unutulmaması gereken tek şey iki nefes arası kadar ömrümüz. İlk nefes ve son nefes… İkisi arasındaki boşluğu güzelliklerle doldurabilmek… Doğru bir tercih olmaz mıydı?

İşte şimdi de tercih meselesine değinmek gerekir. Bu konu ise oldukça çetrefillidir. Yazmakla, anlatmakla izah edilemeyen kişisel, oldukça kişilik sahibi bir konudur.

İnsanların tercihleri şu güzelim evrenimizin tam anlamıyla içine de edebilir, cennetimiz haline de getirebilir. Sadece hangi düşüncelerle hangi yolda yürüyeceğimize karar vermek birçok şeyi değiştirebilir. Kötülüğün yolundansa, iyiliğin yolunu tercih etmek, küçücük bir iyilikten ne olur demeden hareket etmek, saf kötülüğe de engel olabilir. Kötülükle beslenen yürekler de kurutulabilir.

Şu dünya da kötü insanların sebep olduğu, katlanılması zor olan, yürek sancısı acılar artık son bulmalı. İyi kalpli insanların sessizce yüreklerinden arşa fışkıran inşallah nidaları ete kemiğe bürünmüş şekilde yeryüzüne dağılmalı… Arsızlığı eline almış kötülüğe, ancak böyle dur denebilir.

Geçmişimizi unutmadan geleceğe yön verebilmek için artık bugünümüzü unutmayalım…