Osmanlı Devletinde ilk dernekleşme çalışmalar 2.Meşrutiyetin ilanından sonra başladı, ilk dernek İstanbulda Osmanlı Cemiyet-i İlmiyye-i Baytariyesi adıyla 26 Ağustos 1908 tarihinde kuruldu. Takip eden zamanlarda dernekleşme çalışmaları devam etti. 1909’da “Mülkiye Baytarları İttihat ve Teavün Cemiyeti”, 1911’de “Mülkiye Baytar Mekteb-i Âlisi Mezunin Cemiyeti”, 1911’de “Taşra Baytari Cemiyeti”, 1919’da “Mülkiye Baytar Mekteb-i Âlisi Talebe Cemiyeti” ve 1920’de “Türk Baytarlar Birliği” kuruldu. Bu dernekler savaşlar ve istikrarsızlıklar yüzünden etkili olamamışlar ve ömürleri kısa sürmüştür.[1]
Cumhuriyetin ilanından sonra 6 Şubat 1930 taihinde İstanbul’da “Türk Baytarlar Cemiyeti” (şimdiki adı Veteriner Hekimler Derneği) kuruldu daha sonra Ankara’ya taşındı. Mesleğin ve hayvancılığın gelişmesinde katkılar sağladı. Dernek 1954 yılına kadar mesleği temsil eden tek kuruluş oldu. 1954 yılında yürürlüğe giren 6343 sayılı yasa ile “Türk Veteriner Hekimleri Birliği” kuruldu. Veteriner Hekimler Derneği, birliğin kurulması aşamasında, odaların kurulacakları yerlerin belirlenmesinde ve Büyük Genel Kurulun toplanmasında resmî olarak görevlendirildi.[2]
KURUCU ÜYELERİ
Harp Okulu ile aynı çatı altında öğretime devam eden askeri veteriner okulunda 1849 yılından itibaren fizyoloji dersi verilmiş, sivil veteriner okulunda ise 1896’dan itibaren Ali Rıza UĞUR ve sonra 1911 – 1921 tarihleri arasında Sabri OKUTMAN fizyoloji derslerini vermişlerdir. 1921 yılında askeri ve sivil okullar birleştirildiğine Sabri OKUTMAN 1932’ye kadar dersleri vermeye devam etmiştir.
Veteriner Hekim Bakteriyolog Şefik Kolaylı. Şefik Kolaylı 1886 yılında Bodrum’da dünyaya geldi. Ünlü şair ve neyzen Tevfik Kolaylı’nın kardeşidir. Şefik Kolaylı 1907 yılında Mülkiye Baytar Mektebini bitirmiş ve İstanbul Pendik’teki Bakteriyolojihane-i Baytari’ye atanmıştır. 1910 yılında Paris’e gönderilmiş ve Pastör Enstitüsünde 1911-12 yıllarında bir kursa katılmıştır. Lyon’daki veteriner okulunda da bir süre öğretim gördükten sonra yurda dönmüştür. Bu arada teğmen rürbesi ile askere alınmış ve kısa sürede yüzbaşı olmuştur. Birinci Dünya ve İstiklal Savaşı sırasında İstanbul’un işgali üzerine ülkede yaygın olarak seyreden sığır vebası hastalığına karşı serum hazırlamak üzere Eskişehir’de bir handa kurulan Serum Hazırlama Evinde görevlendirilmiştir.
Mülkiye Baytar Mektebindeki öküzleri ve aletleri de alarak Eskişehir’e giden Şefik Kolaylı bu kurumu geliştirmiş ve hastalıkla mücadelede önemli kazanımlar sağlamıştır. İstanbul işgalden kurtulunca Pendik’e müdür olan Nikolai Bey arkadaşları ile geri dönmüştür. Şefik Kolaylı da Eskişehir’in düşman tarafından işgali üzerine kurumu ile önce Kırşehir’e sonra da Ankara Etlik’e gelmiş ve ileri ki yıllarda Türkiye’nin en önemli Bakteriyoloji Laboratuvarını kurmuştur. İstiklal savaşının bitmesinden sonra Şefik Kolaylı Pendik Bakteriyolojihanesine müdür olarak atanmış, 1939 yılına kadar bu görevde kalmıştır. 1939-1945 yılları arasında Tarım bakanlığı Teftiş Heyetinde çalışmış, 1946-1951 yılları arasında da müsteşar muavinliği görevinde bulunmuştur. Şefik kolaylı sığır vebası serumu, tavuk kolerası aşısı, antrax hastalığında teşhis, çiçek aşısı ve keçileri pleura pneumonisi konularında çalışmıştır.
Bakteriyolog Şefik Kolaylı ile ilgili bir anektod oldukça ilginçtir. Balkan Savaşı sırasında askerler açlık çekiyor, buna karşın sığır vebalı sığırlar itlaf ediliyor ve gıda olarak kullanılmıyordu. Sığır vebası hastalığının insanlara geçmeyeceğini bilen genç teğmen Şefik Kolaylı ise şiddetle hastalığa yakalanmış sığırların kesilmesini ve kavurma yapılarak askerlere yedirilmesini öneriyordu. Bu önerisi komutanları tarafından reddedildi. Bunun üzerine komutanlarına eti yiyen askerlerden biri dahi hastalanırsa kendisini kurşuna dizmelerini söyledi. Sonunda tüm bu ısrarlar karşısında etler askerlere yedirildi ve herhangi bir sorun çıkmadı.
İstiklal savaşı sonrası gayrı müslimlerin devlet dairelerinden çıkarılması istendi. İşten çıkarılacaklar arasında kurumda müdürlük ve müdür muavinliği yapmış, sadakatle hizmet etmiş Nikolai Mavridis’te vardı. Ancak Şefik kolaylı bu talebi reddetti. Çünkü Nikolai Mavridis Şefik Kolaylı’nın hocası idi ve işgal sırasında Bakteriyolojihanenin rumlar tarafından yakılmasını önlemişti. Şefik Kolaylı’nın diretmesi üzerine Nikolai Mavridis kurumda kalmış ve uzun yıllar hizmet etmiştir. Ünlü şair ve Veteriner Hekim Mehmet Akif Ersoy ile aynı evde kalan ve yakın arkadaş olan Şefik Kolaylı 1976 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
Ord. Prof. S.Zeki Berker ilk ve orta öğretimini Trabzon’da tamamladıktan sonra 1920 yılında İstanbul Yüksek Baytar mektebine (Veteriner okuluna) girmiş, 1924 yılında mezun olmuştur. Kısa bir süre Kosova ilinin İştip sıhhiye baytarlığına (Hükümet Veteriner Hekimliği) yaptıktan sonra Yüksek Veteriner okulu operasyon bilgisi öğretmen yardımcılığına tayin edilmiş ve sıra ile buna Doğum bilgisi öğretmenliği, Şirurjj kliniği öğretmen yardımcılığı ve öğretmenliği eklenmiş, 1924- 1928 tarihlerinde de 4 yıl süre ile Yüksek Veteriner Okulunun Rektörlüğünü yapmıştır. 30/10 /1933 tarihinde öğretime açılan Ankara Y.Z. Enstitüleri Veteriner Fakültesine 2. sınıf cerrahi (Şirurji) doçenti olarak atanan S. Zeki Berker 1935 de I. sınıf doçentliğe, 1936/2. sınıf profesörlüğüne, 1939 da I. sınıf profesörlüğe, 1944 yılında da ordinaryüs profesörlüğe yükselmiştir. Fakültenin 1948 yılında Ankara Üniversitesine katılmasından sonra aynı ünvanla Şirurji Kürsüsünün Kürsü Profesörlüğünü yürütmüş, 1951 yılında kürsünün üçe bölünmesiyle I. Şirurji Kürsüsü Profesörlüğünü üzerine almış, 1956 yılı temmuzunda da yaş haddi dolayısıyla emekliye ayrılan S. Zeki Berker 1 Nisan 1970 günü İstanbul’da vefat etmiştir.
1882’de Selanik’te doğdu. 1905’te Mülkiye Baytar Mekteb-i Ȃlȋsi’nden mezun oldu. 1932’de Baytar Mektebinde Teşrih (anatomi) muallimi bulunuyordu. 1932’de Yüksek Baytar Mektebi rektörü oldu. 1933’de Y.Z.E. Baytar Fakültesi Anatomi Enstitüsü doçentliğine atandı. 1941’de aynı enstitünün direktörü oldu. 1936’da profesör, 1944’de ordinaryüslüğe yükseldi. 1944’de Fakültede veteriner tarihi derslerini de vermeye başladı. 1947’de emekli olduktan sonra 1950’ye kadar veteriner tarihi ve anatomi derslerini vermeye devam etti. 1968’de vefat etti.
Ord. Prof. Dr. Samuel Aysoy 1885 de Gümülcine’de doğmuştur. Mülkiye Baytar Mektebini 1906 da bitiren Aysoy, 1910 yılında Fransa’ya giderek uzmanlık eğitimine başlamıştır. 1912 yılında Yurda dönüşünden sonra önce askeri ve sivil veteriner okullarında, sonra da 1920 yılında iki okulun birleşmesiyle oluşan Veteriner Yüksek Okulunda İç Hastalıkları hocalığı yapmıştır. 1933 yılında Yüksek Ziraat Enstitüsü kurulunca, bu Enstitüye bağlı Veteriner Fakültesine İç Hastalıkları Doçenti olarak atanmış, 1936 da Profesör, 1944 de de Ordinaryus Profesör olmuştur. Samuel Aysoy, Yüksek Ziraat Enstitüsünden 1946 yılında Ankara Üniversitesine nakledilen Veteriner Fakültesinde İç Hastalıkları Profesörü olarak göreve başlamıştır. Asıl branşı İç Hastalıkları olsa da renkli kişiliği nedeniyle değişik konularda da faaliyetlerde bulunmuştur. Evcil Hayvan İç Hastalıkları, Tıbbi Klinik Kılavuzu, Evcil Hayvanların Özel Hastalıkları ve Tedavisi gibi İç Hastalıkları konusundaki kitapları dışında; Ankara Kedileri, Üreme Biyolojisi, Radiestezi konusunda da eserleri bulunmaktadır. Örneğin, ” Oğlan mı, kız mı? Arzuya Göre Oğlan veya Kız Anası Olmak İçin Ne Yapmalı” başlıklı kitabı ilginçtir. Ayrıca, yaşadığı dönemde hiç bilinmeyen Radiestezi konusunda kaleme aldığı ” Tabiat Mucizeleri, Tıbbi ve Biyolojik Radiestezi, Hekimlikte Yeni Ufuklar ” adlı kitabı sadece Veteriner Hekimlikte değil İnsan Hekimliğinde de büyük yankılar uyandırmıştır. Aysoy, Radiesteziyi,” canlı veya cansız cisimlerden çıkan dalgalar vasıtasıyla cismi keşfetme ilmi ” olarak tanımlamaktadır.
1930 yılında kurulan Veteriner Hekimler Derneğinin kurucuları arasında yer alan Samuel Aysoy 1955 yılında emekli olmuş, 1959 yılında da İstanbul’da vefat etmiştir.
Kaynak: