
1983 yapımı bir Türk filmi. “Çocuklar Çiçektir. Kuduz.”
Sefa Önal’ın senaryosunu yazdığı film İkinci Dünya Savaşı Döneminde Güney Anadolu’da geçiyor. Köy ağası Haşim’e hediye olarak gelen Alman kurdu köydeki çocukları ısırıyor. Film, köpeğin kuduz olduğunun anlaşılması ile bütün çocukların aşılanması için verilen mücadeleyi anlatıyor.
Başrollerinde Tarık AKAN ve Necla NAZIR’ın oynadığı film tam da bugün “28 Eylül Dünya Kuduz Günü” ne istinaden izlenmeli. Bu film izlenmeli ve “Kuduz” sadece bu filmde kalmalı.
Yıl 2023 iken, 1885 de ilk kuduz aşısının yapılması ile ölümcül bir hastalık olan kuduzdan korunmak mümkün olmuşken, ülkemizde kuduzdan ölümler olmamalıdır.
Kuduz aşılamaları evcil hayvanlarda sahipli sahipsiz kedi, köpek, yaban hayatında tilkiler başta olmak üzere yapılabiliyorken ülkemizde kuduzdan ölen insanlar olmamalıdır.
Koruyucu hekimlik kapsamında veteriner hekimlik hizmetlerinin tam anlamıyla yapılmasının mümkün olduğu bu yüzyılda ülkemizde kuduz hastalığından ölümler konuşulmamalıdır.
Isırılma vakaları sonrasında insan hekimliğinin üzerine düşenler bilimsel olarak yüzyıllardır bilinirken kuduzdan ölen insanımız olmamalıdır.
Tüm bunlar halen oluyorsa demek ki olması gerekenler yapılmıyordur.
Kuduz gibi eradike edilmiş, yani ortamda yok edilmesi sağlanmış hastalıklar yeniden gündeme geliyorsa sağlık sisteminizde sorun var demektir. Eradike edilmiş hastalıklar halk sağlığının temeli olan koruyucu hekimlik hizmetlerinin turnusol kağıdı yani koruyucu hekimlik faaliyetlerinizin başarısının ayıracıdır.
40 yıl öncesinde ve yalnızca bir filmin senaryosu olarak kalması gereken KUDUZ için ne yapılmalı bir kez daha anlatalım:
- Öncelikle sağlık sisteminde Tek Sağlık yaklaşımı içselleştirilmelidir.
- Halk sağlığına dair koruyucu hekimlik hizmetlerinde Veteriner Hekimlik hizmetlerinin ve hayvan sağlığının yeri sağlamlaştırılmalıdır.
- Hayvan sağlığı temelinde halk sağlığına hizmet eden Veteriner Hekimlik hizmetleri yeni bir yapılanma ile etkin olarak yönetilmelidir.
- Sahipli sahipsiz hayvan ayrımı yapılmadan tüm evcil kedi ve köpeklerin kuduz aşılamalarının yapıldığından emin olunmalı, kayıt ve aşı takibi mutlaka yapılmalıdır.
- Kentleşme ve artan nüfus sonrası artan yaban hayat çatışmalarını en aza indirecek yöntemler uygulanmalı, yaban hayatında kuduza karşı önlemlerde de süreklilik olmalıdır.
- Vatandaşlar kuduz gibi zoonozlar hakkında ivedilikle doğru bilgilendirilmeli, sorumluluklarını yerine getirmeyenlerin hayvan sahiplenmesi yasaklanmalı, ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır.
- Yerel yönetimlerin kısırlaştırma çalışmalarının yanında özellikle kuduz aşılamalarını yapmaları için yeterli bütçe ayrılmalıdır.
- Aşı masraflarının yük oluşturmaması ya da pandemi gibi dönemlerde aşı yokluğu yaşanmaması için ülkemizde aşı üretiminin desteklenmesi devlet eliyle sağlanmalıdır.
- Kent ve kırsal yaşamda hayvan nüfusuna dair ciddi projeler hayata geçirilmelidir.
- En önemlisi de yetkililer; yanlış algı oluşturularak yanlış yöntemlerle çözümden uzaklaşmaya neden olmamalıdır.
Nedir bu yanlış algı?
Kuduz vakalarının artışı ile sokaklardaki hayvan sayısının artışının bağlantılı olduğunun, tüm sorumlunun sahipsiz hayvanlar olduğunun söylenmesi en büyük yanlıştır.
Bu yanlışla gidilmekte olan yanlış yol da; şu an yapımı gündemde olan yüksek kapasiteli barınaklara sokaklardaki hayvanların toplanması projesidir.
Yıllardır hayvan nüfusunu yok sayarak gelinen noktadan sonra hayvanları yok etmeye neden olarak gidilmeye çalışılan yol ve yöntemlerin çözüm olmayacağı bilimsel bir gerçektir.
Dünya Kuduz Gününde işin ciddiyetini anlamaları, geçici değil bilimsel gerçek çözümleri uygulama sorumluluğuna ve geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkmaları adına tüm yetkilileri “Kuduz. Çocuklar Çiçektir” filmini izlemeye davet ediyoruz.
Evet “Kuduz” ne yazık ki gerçektir ama unutmayın ki “Çocuklar Çiçektir.” Çocuk kalpleri; nefret, ayrıştırma ve yok etme ile değil sevgi temelli sağlıklı bağlarla beslenmelidir.