Hayvanların korunması ve hayvan hakları konuları sadece hayvanların yaşama hakkı ile ilgili değildir. Yaşarken; huzurlu ve güzel şartlarda ömrünü sürdürmesini sağlayan “hayvan refahı” hakkını, hasta olmamak için “koruyucu hekimlik” ve hastalandıklarında ise “tedavi olma” haklarını da kapsamalıdır.
Ayrıca hayvan ve insanların huzur içinde ve uyumlu bir şekilde hayatlarını sürdürmesi;
*yaşamlarını sürdürdükleri ortamlarda her hangi bir faktörün zararlı etkilerinin engellenmesi ile oluşacak güvenli ortamla yani “çevre sağlığı”nın tesis edildiği ve
*hayvanlardan insana geçen hastalıkların insanlara hatta hayvanlara ulaşmadan iyileştirildiği bir ortamda sağlanabilir.
Bahsedilen 4 ana başlık; Hayvan sağlığı, Hayvan Refahı, Çevre Sağlığı ve İnsan Sağlığı konuları ise veteriner hekimliğin yetki alanlarıdır. Bu sebeptendir ki 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Gününde belki de en çok söyleyecek şeyleri olanlar veteriner hekimlerdir.
Türkiye 2004 yılında çıkarılan Hayvanları Koruma Kanunu ile dünyadaki örneklerinden daha ileri bir adım atmış ve yaşatmayı hedef edinmiştir. Ancak uygulanması ve denetlenmesi konularında eksikler yaşanmış 2008 ve 2010 yılında bir takım değişiklikler yapılmış ve en son 2021 de son halini almıştır. Ancak bununda ne yazık ki yeterli olmayacağını şimdiden görmekteyiz. Gerek kanundaki eksiklikler, gerek çıkarılan alt mevzuatlardaki hatalar, gerek ilgili kurumlar arasındaki yetki karmaşası sebebi ile denetlenemez, uygulanamaz bir haldedir.
Gıda Kontrol Genel Müdürlüğünün yetkisinde ve denetiminde olan alanlar, Hayvanları Koruma Kanun ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüne verilmiş ve tekrar düzenlenmeye çalışılmıştır. Zaten sadece bununla bile kaos ortamının oluşması kaçınılmazdır.
Yaşanacak olumsuzlukların en önemli sebebi ise öznesi “hayvan”, amacı “hayvanları korumak” olan bir kanunun düzenlemelerinde veteriner hekimlerin görüşlerine yeteri kadar değer verilmemiş olmasıdır.
Aslında yasaklı ırklar konusunda yaşanan süreçte bunun bir kısmını hep beraber yaşadık. Veteriner tıbbının ve hayatın akışına ters olan uygulamalara yasa hükümleri içerisinde yer verilmesi bir kaosa neden olmuştur. Hayvanlar, hayvan sahipleri ve veteriner hekimler için zor ve üzücü anlar yaşanmıştır. Birçok hayvanın terk edildiğine, ömür boyu bakım evlerine kapatıldığına şahitlik ettik ve ne yazık ki hala etmeye devam ediyoruz. Yaşatmak için eğitim almış biz veteriner hekimler mesleğimizi icra etmek ile mevzuatlar arasında bırakılmış durumdayız.
Yasaklı ırklar konusuna benzer, yasada yer verilen benzer bir uygulama ise “tüm sahipli hayvanların 2022 sonuna kadar kayıt altına alınması” hükmü. Buna bağlı çıkarılan yönetmelikler, yönetmelik değişiklikleri, talimatlar ve imzalanan protokoller ile de tamamen bir belirsizlik ortamı bizi bekliyor. Sistem pratik olmadığı gibi bürokratik yükleri beraberinde getiriyor, birçok olumsuzluğuda içinde barındırıyor. 2022 yılı sonunda sahipsiz bir hayvana müdahalede bulunduğumuzda bizleri neler bekliyor bilmiyoruz örneğin. Hayatın ve mesleğimizin doğasına aykırı olarak çıkarılan alt mevzuatlar ile bürokrasi içinde veteriner hekimler hayvanlara sağlık hizmeti veremez hale geldi.
Hayvanları korumayı amaçlayan bir kanun ve ona bağlı çıkarılan mevzuatlar sokak hayvanlarını sahiplenmeyi teşvik eden nitelikte olmalıdır. Satın alınan hayvanlar için sahiplendirme belgesi ya da bir takım prosedürler istenebilir fakat sokak hayvanlarının sahiplendirilmesinde aynı yolu izlenmesi sokak hayvanlarının sahiplendirilmesinde engel oluşturacaktır.
Ülkemizde hayvan sahiplerinin pek çoğu sokakta buldukları acze düşmüş hayvanları vicdan ve acıma duyguları içerisinde evlerine alarak sahiplenmekte bu hayvanların her türlü bakım ve ihtiyaçlarını karşılayarak koruma altına almaktadır. Ancak yapılan mevzuat düzenlemeleri mevcut bu durumu zorlaştıracak nitelikte olmuştur.
Halbuki sokaktan sahiplenilen her hayvan Hayvanları Koruma Kanununun amaç ve hükümlerine hizmet eden bir durum yaratmaktadır. Bu hayvanların sahiplenilerek sağlık koşullarına kavuşması sebebiyle de toplum sağlığın korunmasına uygun sonuçlar doğurmaktadır.
Sonuç olarak; hayvanların kayıt altına alması işleminin ve sahipsiz hayvanların sahiplendirilmesinin önündeki gereksiz ve aşırı bürokrasi kanunun ruhuna engel oluşturacak niteliktedir. Hayvanların korunması amacına uygun olarak çıkarılan ikincil mevzuatların tekrar gözden geçirilmesi ve kolaylaştırılması gerekmektedir.